Toskana Gezisi -2015

 

 

 

Toskana Gezisi- Ekim 2015

 

2009 yılında Floransa’ya kızımla gitmiştik, Roma –Floransa olduğundan kısa bir turdu, bu sefer  Floransa’da kalıp Toskana gezisi yapmayı planladık. Mayıs ayında THY dan Pisa şehrine olan uçakta yerimizi ayırtmıştık. Biz her zaman merkezi bir yerde kalmayı tercih ediyoruz, bu yüzden de çok kötü olmadığı sürece 3 yıldız otel seçebiliyoruz. Mayıs ayında bookin.com dan Floransa’nın en popüler yeri olan Piazza d. Signoria meydanında “Relais Piazza Signoria”www.relaispiazzasignoria.com otelinde kaldık, 3 yıldızlı temiz, süit odası ferah, ancak kahvaltı olmayan bir oteldi. İtalya da şehrin içinde yeni otel çok fazla olmadığından, genel eski binaları sonradan otele çevirmişler. Pisa havaalanına indiğimizde ilk defa İtalya’da gümrüğe girmeden Xray den geçirdiler. Pisa’dan Floransa’ya tren ile de gitmek mümkün, biz otobüsü tercih ettik, bilet fiyatı  7.5 Avro olup, 1.5 saat sonra Floransa Merkezi  tren İstasyonun orada indik. (zaten son durakJ) Otelin yerini tam olarak bilemediğimizden taksiye bindik, oysa 15 dakika da yürünebilecek mesafede.

Öğlen yemeği için Mangiafoco’yu tercih ettik,  ( www.mangiafoco.comtel: 055 2658170) Toskana bölgesine ait Picci  spagettisi yedik, yanında da  Monte Bernard Chianti şarabı tercih ettik.

 İlk gün aramızda Floransa’ya daha önce gelmeyenler için Ponte Vecchio köprüsünden Arno nehrinin öbür yakasına geçip, Plazzo Pitti, Boboli bahçelerinin olduğu bölgeyi gezdik. Akşam ise daha önceden yer ayırttığımız (sevgili Eda’nın tavsiyesi ile ) Trattoria 4 Leoni’ de yedik. Burada da tavsiye edeceğim muhteşem Filleto dedikleri kırmızı et, yanında fırınlanmış patates muhteşemdi. Tatlılardan ise Tiramisu ve böğürtlenli cheesecake’i anlatamayacağım.

Ertesi gün bir grup Galleria D. Uffizi ‘ye gittiler, öğlen tabii pizza yenilerek geçiştirildi, bu arada Floransa’daki pizzaları çok beğenmediğimi söylemeden geçemeyeceğim, Napoli ve Roma  pizzaları çok muhteşem. Öğleden sonra da Floransa’nın muhteşem yapıtı S.Maria Del Fiore (DUOMO) büyük kubbeli kilise, Piazza d. Repubblica meydanı gibi görülecek yerlerini dolaşıp, akşam yemeğine yine önceden rezervasyon yaptığımız Acqua al Due (www.acquaal2.it) restoranına gittik. Burada inanılmaz yemekler yedik. Garson hanımın bize tavsiyesi “5 ayrı çeşit makarnadan getireceğim, hepsinden azar azar tadacaksınız, daha sonra da 2 çeşit et getireceğim” şeklinde idi, iyi ki tavsiyesine uymuşuz, önden ıspanaklı Fussili, Penne with Vodka Sauce, patlıcanlı Rigatoni,  rissotto, balsamic soslu et (Filetto al Balsamico),Blueberry soslu et (Filetto al Mirtillo) sosla yapılmış et yedik. Çok mutlu bir şekilde ayrıldık.

Pazar günü sabah 09.10 da (her saat başı tren var), 1,5 saatlik bir yolculukla Lucca’ya geldik, 4 tarafı surlarla kaplı cıvıl cıvıl meydanları olan, ortaçağdan kalmış ama korunmuş binaları, binaların kapıları çiçeklerle süslenmiş, hediyelik eşya ve restoranları olan bir şehir. Surları 11. Yy da yapmaya başlamışlar, 17.yy da bitirmişler, surların etrafında yemyeşil bir parklar var, surlardan şehrin içerisine girmek için birkaç kapı var. Ünlü besteci Pucci bu şehirde yaşamış,  Duomo (San Martino) Katedrali, San Michele Kilisesi, Palazzo Pfanner görülmeye değer yerler. Bu arada tesadüfen koşu maratonu vardı, genç, yaşlı herkes katılmıştı. Burada buğday çorbası, risotto ve porçini mantarlı ravyoli yedik. Öğleden sonra şehirden çıkmak için uzunca birkaç  km yol yürüyerek şehirden çıkıp, tekrar trenle Floransa’ya döndük.

Pazartesi günü önceden rezervasyon yaptığımız www.ciaoflorence.itşirketinden Siena, San Gimignano, Monteriggioni, Chianti turuna katıldık. Toskana  4 ana bölgeden oluşuyor, Floransa ve Siena’nın içinde bulunduğu  Chianti, Siena’nın alt kısmında bulunan Val d’Orcia, Marrema Bolgheri bölgesi ve kuzeyinde yer alan Lucca ve Pisa.  İlk durağımız ortaçağdan kalma tepenin üzerinde kurulu, Monteriggioni, etrafı  sağlam yüksek duvarlarla çevrili  küçük bir köy, etrafı selvi ağaçları, üzüm bağları ile çevrili. Hediyelik eşya, ufak bir Trattoria var. burada kısa bir gezintiden sonra Siena’ya doğru yola çıkıyoruz.  Siena UNESCO tarafından Dünya mirası listesine alınmış, savaştan etkilenmemiş, 1700 lerde idamın ilk kaldırıldığı şehir, o zaman Roma’ya bağlı.  Rehberimizin anlattığına göre Siena; Roma şehrinin kurucularından Remus’un oğlu Senius tarafından kurulmuş, onu emziren dişi kurtda şehrin semboli olmuş,   sokakları hayvanlarla sembolleştirmişler. Siena; Gotic mimarinin muhteşem örnekleri ve Palio at yarışları ile ünlü.  Siyah ve beyaz mermerden yapılmış Duomo İtalya’nın en güzel katedrallerinden biri, yerlerdeki mermerleri korumak için yılın 10 ayı halılarla örtüyorlar, sadece 2 ay halıları sermiyorlarmış. Hemen yanında vaftizhane Battistero yer alıyor. Hafif eğik bir şekilde yeralan Piazza del Campo şık restoranlar ve cafelerle çevrili, at yarışlarının yapıldığı alan. Piazza del Campo, 102 metre uzunluktakiTorre del Mangia kulesi, Palazzo Pubblico ile çevrili. Bu meydanda yediğimiz güzel bir yemeğin ardından San Gimignano’ya doğru yola çıkıyoruz.

San Gimignano, taş kuleleri  Unesco tarafından dünya hazinelerine alınmış, Vernaccia denilen beyaz şarabı dünyaca ünlü. Yüksek duvarların ardındaki bu şehir; zamanında zenginlerin yaptırdığı kulelerle ünlü, ayrıca bir dönemin ticaret noktasıymış.

Görülecek yerler arasında San Matteo kapısı, eski konaklarla çevrili Via San Matteo yokuşu, Porta della Cancelleria kapısı var, Piazza d. Cisterna da Gelateria Dondoli den dondurmamızı alıp, tekrar şehre girdiğimiz kapıya yürüyerek San Gimignano’dan çıktık.

Chianti bölgesinde yer alan Podere La Marronaia’ya  şarap ve zeytinyağı tadımı için gittik. Çiftlik üzüm bağları ve zeytin ağaçları ile çevrili Toskana’nın en güzel kırlık alanlarına sahip bir tepe üzerinde yer alıyor. Aile kırmızı, beyaz, pembe şarap ve sızma zeytinyağı üretiyor. Chianti bölgesindeki kırmızı şarapların kalitelisi Chinati Clasico diye adlandırılıyor. Burada tadımlarımızı yaptıktan sonra Floransa’ya dönmek üzere yola çıktık.

Havanın yağmurlu olmaması ve  15-18 derece sıcaklıkta güneşli olması bizim için bir şanstı, bu yüzden kilometrelerce yürüdük.

Bu seyahatte İtalya’nın damak tatlarının her bölgesinde farklı olduğunu keşfettim, örneğin Roma’da restoranlarda sebze kızartmaları yer alırken, Toskana bölgesinde ise çorbalar, makarnalar ve av etleri öne çıkıyor. Restoranların mönüleri şu şekilde  “başlangıç, ilk yemek, ana yemek, garnitür, salata ve tatlılar” dan oluşuyor.

Yemeklerde extravirgin (bizde sızma) zeytinyağı kullanıyorlar.

Başlangıç olarak “Farinata” beyaz fasulye ezmesi, Panzanella (ekmek, domates, kırmızı soğandan yapılan salata), Enginar Carpaccio, Bruschetta sunuyorlar.

Çorbalarda “borlotti fasulye, kırmızı fasulye, soğan, sarımsak ve havuç, sarı biber, buğday ” ön plana çıkıyor.  

Porcini mantarı en çok kullanılan ürünlerden biri, Risotto seviyorsanız; bunlardan birini seçebilirsiniz;  Porcini mantarlı Risotto, kuşkonmazlı safranlı Risotto, kabak çiçekli & karidesli Risotto, Enginar ve zerdeçallı Risotto.

Makarnalara gelince yine Toskana bölgesinde bulunan Picci’yi mutlaka deneyin, spagetti’nin biraz daha kalın yuvarlağı. Özellikle Floransa Mangiafoco Caffe de yediğimiz Pecorino peyniri ve karabiberli muhteşemdi. Çok az suda risotto gibi pişiriyorlar. Spagetti Carbonara, Linguine, Rigatoni spesiyaller arasında, özellikle Spagetti Carbonara’yı Floransa da Piazza d. Signoria meydanındaki Rivori veya Ristorante İl Bargello da denemenizi tavsiye ederim. (ıspanaklı Fussuli, balkabaklı fiyonk makarna denenecek tariflerim arasında)

Et denilince  “Bistecca alla Fiorentina “ dedikleri T-bone steak  çok meşhur, domuz eti de aynı şekilde ön planda. Etleri genelde ya fırında ya da kızartma yapıyorlar. Soslu etlerde Chianti şarap, soğan, sarımsak, havuç, balsamic sirke mutlaka kullanıyorlar.

Peynir konusunda ise yine bu bölgeye özel makarnalarda kullandıkları koyun ve inek sütünü karıştırarak yaptıkları Pecorino çok ünlü. Bu peynirin  birkaç çeşidi bulunmakta ve kg’su 16 Avrodan  başlayıp, 35 Avro’ya kadar çıkıyor.(sevgili eşim her ne kadar buradan peynir gitmez dese de bana engel olamadıJ)

Cantucci denilen bademli ya da çikolatalı bisküvileri çok meşhur, genellikle beyaz şarap yanında yiyorlar. (bunu geçtiğimiz günlerde denemiştim, oldukça lezzetli oldu, ama fırında pişme süresi çok önemli tarifini http://jujununmutfagi.com/Tarif/Kitir_Biskuvi-284buradan bulabilirsiniz)

Tatlılarda ise hepimizin bildiği Türkiye de herkesin yaptığı Tiramisu, Cheesecake, listelerin başında geliyor,  panna Cotta (Panna Cotta’yı çok güzel yapıyorum), Bitter Çikolatalı Mus,Toskana usulü elmalı kek, “Sweet  Focaccia” önümüdeki günlerde www.jujununmutfagi.comda yerini alacak.

 

Başka bir gezide buluşmak üzere hoşcakalın….

 

 

 

 



Diğer Geziler

Ziyaretçi Yorumları

Yorum Yap