Roma

Roma’ya birden fazla seyahat etmemize   rağmen her seferinde yeni bir yer keşfetmek, son derece keyifli.  Bu sefer İsola Tiber denilen, Tiber  nehri ile çevrilmiş Roma'nın köklerine bağlı sonsuza kadar gizemini sürdürecek adayı mutlaka görün. İki köprü ile Anakara ’ya bağlanmış, bir tanesi ise Yahudi Gettosuna çıkıyor. Burası Roma’nın en bilindik Yahudi mahallesiymiş,  zamanında amaç  Yahudileri izole etmekmiş.  İtalyan Mutfağında Yahudi Mutfağının ağırlığı var. Örneğin Yahudi usulü kızartma Enginar bütün restoranlarda yer alıyor. Enginar’ı dört ayrı şekilde pişiriyorlar, buradaki enginarla biraz bizim İzmir ve Bursa Enginarlarına benziyor. Izgarasını yapıyorlar, bebek enginarını çok az su ile zeytinyağlı, sarımsaklı şekilde pişiriyorlar buna ROMA (Carciofi alla Romana) usulü diyorlar, ayrıca ince ince kıyıp üzerine parmesan peyniri serperek salata şeklinde sunuyorlar.

Bu sefer  yerel  restoranlara gittik, bunlardan  biri  Da Francesco , burada  gözümüz dönmüş bir şekilde Roma usulü enginar, pizza, Parmesanlı patlıcan ne bulduysak yedik. Parmesanlı Patlıcanı hemen denedim, bunun resmini ve tarifini www.jujununmutfagi.com da paylaşacağım. Yerel restorantlarda yemek yemekten hoşlanıyorsanız bir yer daha önereceğim, “Maccheroni “ makarnaları, pizzaları oldukça güzel ve lezzetli, ama özellikle pizza yemek istiyorsanız ve sıra beklemeyi de göze alıyorsanız” Pizzeria Da Baffetto” yu tercih edin. Akşam saat 18.00 de açılıyor.

Sadece yemek ile olmaz, sabah kahvaltınızı ettiniz, yürümekten yoruldunuz ise mutlaka İspanyol Merdivenlerinin yanındaki “Babingtons Tea House” da çay için, ya da Antico Caffe Greco da kahve ve pastanızı yiyerek bir mola verin.

Tabii ki Roma’nın vazgeçilmezleri arasında Piazza del Popollo’daki kafelerde oturup akşamüstü  bir kahve ya da içki içip gelen geçeni seyretmenin yanı sıra, Piazza Navona’ da  etrafı seyretmek  de var. Piazza Navona biraz fazlaca turistik olmasına rağmen keyifli bir yer. Yada Russie otelinde akşamüstü çay veya içki içebilirsiniz, burası genelde İtalya’nın ünlü simalarının kaldığı bir yer.

Pazar günü nehrin diğer yakasında yer alan Antika pazarı (porto Portese) gezdik, bizim Bomonti de kurulan eskici pazarından çok farklı değil, ikinci el eşyaların, plakların, resimlerin bulunduğu bir yer. Gitmesek de olurmuş. Ayrıca dikkatli olmak gerekiyor, hırsızlık çok fazla.

Bu son Roma’ya seyahatimizde çok Merkezi yerde kaldık, Valadier Hotel hem çok temiz, kahvaltısı şahane, odaları da oldukça geniş.  Roma’nın gezilecek ve görülecek yerlerini bir çok gezi sayfasında bulabileceğiniz için ben daha çok yemeklerden bahsediyorum. Pantheon’da bir çok turistik restoran olmasına rağmen  “Ristorante Antonio al Pantheon’’a mutlaka gitmelisiniz, burası 1934 de kurulmuş  bir aile işletmesi. Sahibi Antonio 80 yaşları civarında omuzunda peçetesi ile bizzat masaları dolaşarak müşterileri ile ilgilenen çok hoş bir beyefendi. Yemekleri muhteşem, özellikle kabak çiçeği böreği ( içine mozerella peyniri ile ançüez konularak hamura bulanıp kızartılmış, biraz ağır olmakla birlikte değişik), enginar kızartması, makarnaları ve pizzaları şahane.

İspanyol Merdivenleri’nin bulunduğu meydandan Via del Corso’ya inerken Ristorante 34’de akşam yemeğine gitmelisiniz. içerisi son derece şık dizayn edilmiş, biz önceden yer ayırtmadığımız için dışarıda kurulmuş masalarda yemek zorunda kalmıştık. Burası da 1968 den bu yana  aile işletmesi, Maria Luisa ve oğlu Nicola tarafından işletiliyor. Maria Luisa boynunda inci kolyesi  ve kıyafetiyle son derece asil bir hanım. Ancak bu seferki ziyaretimizde bayağı yaşlanmış gördük ama ona rağmen her akşam restoranı denetliyor, misafirlerle sohbet ediyor. Bu seyahatimizde 2 gece burada yemek yedik,  Deniz mahsullü risotto, deniz mahsullü makarna, sebze çorbası, kabak çiçeği kızartması, enginar’ı  tavsiye ederim.

 

 

 

 

 

 



Diğer Geziler

Ziyaretçi Yorumları

Yorum Yap