Halkidi

 

 

Bu seyahatimizi önceden planlamış olmamıza rağmen dönemsel olarak oldukça yoğun bir sezona denk geldiği için yer bulmak açısından zorlanmıştık. Yunanistan’ın en güzel yazlık bölgesi olarak geçtiğinden çok merak ediyorduk. Gerçekten de tabiat yeşillikler, deniz olarak bir tabiat harikası ancak kalabalık açısından Temmuz ve Ağustos aylarını tercih etmemek gerekebilir. Özellikle Rus ve Romen turistler istila etmiş vaziyetteydi. Beklentiler de çok önemli, biz genelde butik otellerin olduğu yunan adalarını tercih ettiğimizden burada biraz hayal kırıklığı yaşadık ama Kemer, Beldibi gibi bizim turistik yerleri tercih edenler için ideal olabilir. Deniz kenarındaki otellerin hemen hepsi 5 yıldızlı, kendi plajı olan büyük tesisler tatil köyü formatında. Yine de deniz açısından tek kelime ile muhteşem.

Halkidiki’ye artık tur düzenleniyor ama kendiniz gitmek isterseniz 2 şekilde ulaşım sağlayabilirsiniz. İstanbul’dan Selanik’e uçak ile gidip, araç kiralayarak ya da direk İpsala’dan çıkarak 6-7 saatte varmanız mümkün. Ama her iki yarımadayı gezecekseniz araç şart. 

Kassandra, Sithonia, Atos olmak üzere 3 ayrı yarımadadan oluşuyor. Biz Kassandra da kaldık, ancak Sİthonia’ya da gittik. Sithonia da çok fazla bir yer yok plajlar var ancak servis yok, şezlong yok halk plajı tipinde. Kassandra Halkıdakinin en popüler yarımadası, dolayısıyla hem kalabalık hem de gelişmiş bir bölgesi. Plajlar olarak gerçekten çok güzel ama son derece kalabalık, yan yana dizilmiş şezlonglarda yatmak çok rahatsız edici. Kassandra’ya girişiniz anakaraya bağlayan Potidea ile başlıyor, hemen Nea Fokea (Yeni Foça), Athitos, Kallithea, Kriopigi, Polihrono, Pefkohori, Agia Paraskevi, diye sırayla küçük kasabaları mevcut. Biz Kriopigi de kaldık, ancak hemen hemen adanın her kasabasına gittik. En çok Athitos, Possidi ve Siviri denilen kasabalarını beğendim.

Kriopigi de 5 yıldızlı deniz kenarında Kassandra Palace da yer ayırtmıştık. Odalar yenilenmiş, güzel ancak binanın içi, dekorasyonu çok sevimli değil. Tatil köyü havasında, otelde öğlen yemeği yemek zorunda kaldık, ancak hem servis kötü hem yemekler lezzetsiz. Bu yüzden hemen dolaşarak öğlenleri nerede yemek yenilir diye araştırmaya başladık. Akşamları balık restoranlarına gidildiği için aynı zamanda öğlen yemeklerinde de aynı mönüyü yemek çok cazip gelmedi. Kriopigi’den çıkıp Athitos’a gelmeden solda bir motelin yanında POSSEIDON Self Servis diye bir tabela gözümüze çarptı hemen gidip baktık. Son derece temiz ve düzenli bir lokanta, 4 çeşit ana yemek, salata barı ve tatlı köşesi olan bir lokanta. Çok lezzetli ve ucuz ev yemekleri yedik. Buraya tabi ki abone olup her öğlen gittik.

En beğendiğim kasabalarından biri Athitos, küçük şirin turistik bir yer. Merkezinde turistik eşyalar satan dükkânlar ve restoranlar var, biz yemek için Thea Thalassadiye bir yeri seçtik, çok güzel değildi ama biz genelde Alexandrapoli deki Aya Yorgi restorandı ile mukayese ettiğimiz için biraz hayal kırıklığı yaşadık, restoran çok kalabalık olmasına rağmen garsonlar son derece hızlı servis yapıyorlardı. Canlı  pop müzik yapan barlar da var. Ayrıca bir başka akşamda Ta Bakaliarakia tou Pirati diye bir restorana yemeğe gittik, burası da fena değildi. Midye sahana ki çok güzeldi. 

Pefkohori de çok kalabalık bir kasaba, tamamen turistik, oraya da akşamüstü gittik gün batımını seyrettikten sonra deniz kenarında Bakalis Restoran da yemek yedik. Yemekler güzeldi, tabii değişmeyen mönü kalamar ızgara, kalamar tava, karides, barbunya balığı, yunan salatası.

Açıkçası çok fazla anlatılacak değişik bir şey yok,bu yüzden de çok resim çekmedim, plajlar güzel ancak çok kalabalık olduğu için yine denize girmek için kaldığımız otelin plajını seçtik.

 

 

 

 

 



Diğer Geziler

Ziyaretçi Yorumları

Yorum Yap