Viyana

 

Avusturya’nın başkenti Viyana, çok büyük bir imparatorluğa başkentlik yapmış bir şehir, burada hatırladığım en güzel anılar DO&CO Restaurant’ı (henüz o zaman THY’nin catering işini üstlenmemişlerdi)

14 Şubat 2008 de Kenan’cığımın sürpriz olarak düzenlediği seyahatlerden biri,havanın çok soğuk olmasına rağmen yürüyerek dolaştığımız, güzel bir şehir. Bir çok kişinin hayal kırıklığına uğradığını duymama rağmen cafeleri ve meşhur yemekleri Şinitzel, Gulaş, Patates ve tabiki tatlılar ile benim hoşuma gitmişti.

Stephanplatz  Viyana’nın kalbi bence, çevresindeki caddeler şık mağazalarla dolu, tabikii hemen göze çarpan Stephansdom Katedrali, 12. Yüzyılda yapımına başlanan Katedralin dış yüzü insanı büyülüyor. Bu meydan çok renkli, konser bileti satanlar, sokak müzisyenleri. İstanbul’dan gitmeden evvel yerayırttığımız Do&Co Restaurantı da burada hiç tahmin etmediğimiz bir eski binanın en üst katlarından birinde, manzara muhteşem. Asansörle çıktığımız ilk katta bar var, 2.katta restaurant, 3. Kat ise özel butik otel.   4 kişi 1 şişe kırmızı şarap eşliğinde muhteşem sunumla lezzetli yemekler ve tatlılar yedik, son derece makul bir hesap ödedik. 4 kişi 130 Avro. (özellikle tatlıların resimlerini paylaşacağım)

Şehrin tam ortasında yeralan Hofsburg Sarayı, Belvedere Sarayı Viyana Kuşatmasında savunmayı yöneten ve başarılı olan Prens Eugen Savoy’a hediye edilmiş bir saray,Schonbrunn  Sarayı ise Habsburg’ların yazlık sarayı olarak kullanılmış, Fransızların Versailles Sarayı örnek alınarak yapılmış. 1400 Odası bulunan Schonburnn Sarayını gezmek için yarım günden fazla zaman ayırmanız gerekiyor.   Viyana Veba anıtı, Rus Anıtı görülecek yerler arasında.

Viyana’ya gidersiniz de mutlaka görmeden, tatmadan gelmeyin diyeceğim yerlerden biri Demel Pastahanesi, Cafe Sacher,Cafe Mozart. Bu arada yine Demel Pastahanesine giderken yolun üzerindeki Nordsee denilen bir balıkçı dükkanı var. Hemen ayakta muhteşem bir vitrinden istediğiniz karidesli salatalardan, somonlu sandeviçlerden alıp yememek mümkün değil, tavsiye ederim.

Demel ‘den başlarsak dehşete düşmüş bir vaziyette hangi pastadan yesem, acaba kaç tanesinden tatabilirim diye düşünüyorsunuz. Aslında Apfelstrudel yemek için niyetlenmiştim ama pastayı tercih ettim.Demel Pastanesi’nin ilk katında çikolata bölümü ve mutfak var, camlı bölmeden beyaz şapkalı,önlüklü bayan ve erkeklerin ellerinde ince resim fırçaları ile meşhur tavşan çikolataları süslemelerine hayran kaldık. Üst kata çıktığınızda sizi garsonlar karşılayarak yer gösteriyorlar.

İkinci gün Cafe Mozart’a gittik, 1794 yılında açılmış, günümüze kadar gelmiş, ünlülere ev sahipliği yapmış bu Cafeye girdiğinizde görkemli avizeler, ahşap klasik koltuklar, garsonlar ihtişamıyla gözünüzü kamaştırıyor. Tabi ki  Viyana’nın vazgeçilmezi Şinitzel’den yedik. Tek kelime ile muhteşemdi. Arkadaşımız Gulaş söyledi, Gulaş Macaristan’ın yemeği olmasına rağmen Viyana’da da son derece lezzetli yapılmış bir yemek. Genellikle dana eti, soğan, kırmızı biberve biberdenyapılır,  Gulaşın kökeni, 9. yy'da Macar çobanlarınyediği bir haşlamayemeğiymiş.

Cafe Sacher  den de kısaca bahsetmek istiyorum, öğleden sonra kahve ile birlikte meşhur Sacher Torte’den de tattık. (ağır bir çikolatalı tatlı)

İstanbul’a dönmeden önce bir gece de Grinzig Meyhanelerine gittik. Grinzing Tepelerine kurulmuş turistik evler, meyhane olarak işletiliyor. Viyana’nın en turistik yerlerinden biri.Müzisyenler göçmen, akordeon, keman  ile müzik yapıyorlar, burada domuz,tavuk ve dana etinden şinitzel sunuluyor. Son derece eğlenceli, Avusturya’nın giyimi, kültürünü burada yakından keşfediyorsunuz.

 



Diğer Geziler

Ziyaretçi Yorumları

Yorum Yap