Son seyahatimizi yine her zaman kendimizi iyi hissettiğimiz Yunanistan’a gerçekleştirdik. Geçtiğimiz bayramda da yine Selanik’e gitmiştik, ancak bu sefer daha keyifli günler geçirdik. Hava çok güzeldi, yunanlı dostlarımız enteresan insanlar, kriz kimseyi etkilememiş, özellikle büyük şehirlerinde daha bir canlılık var. İlk durağımız her zaman ki gibi Alexandroupolis (Dedeağaç) oldu. Yunanistan buradan başlıyor. Arabayla İpsala sınırından Alexandroupolis yaklaşık 40 km mesafede. Buranın güneyinde Semadirek adası bulunmakta. Alexandroupolis’in kıyı boyunca oteller ve plajları yeralmış. Aziz Paraskevi Makri köyü yakınlarında yeşille kristal sularıyla denize girmek için ideal. Alexandroupolis de Doğal Tarih Müzesi, Klise Müzesi, Etnoloji Müzesi , Sufli de ipek Müzesi, gibi gezilecek yerler bulunmaktadır. Burada ekonomik krizi çok hissediyorsunuz, uzun yıllardır buraya gittiğimiz için alışveriş yaptığımız bazı dükkanların kapanmış olması hüzün veriyor. Alexandrapoli halkı da akşam saat 19.00 dan itibaren tüm cafeleri dolduruyorlar. Hem sahil yolunda hemde Demokrasi ana caddesinin arasında varolan cozy cafeler ve atmosferik barları gençliğin nabzını tutmaktadır. Bunlardan Thema, NOA, Argo, Elemonto ‘yu sayabiliriz. Burada bir çok 5 yıldızlı otelde yer bulmak mümkün. Astir Egnetia Alexandroupolis hemen şehrin merkezine çok yakın, Alexander Beach Hotel yine şehrin merkezine 10 km uzaklıkta, bunlar şehrin en iyi otelleri, daha ekonomik otellerde Booking.com dan bulmanız mümkün.
Yemek için oldukça fazla seçenek var. Şehrin içinde Türkler tarafından da en çok tercih edilen Nisotikio var, yemekleri son derece lezzetli ancak fiyat olarak Yunanistan’da ödediğimiz rakamlara göre yüksek kalıyor. Şehrin biraz dışında tercih ettiğimiz sizlerin de beğeneceği deniz kenarında Aya Yorgi kıyısında An Tuipyn Tabepna’ya mutlaka gitmelisiniz. Öğle yemeğine giderseniz denizin kenarında son derece şık bir mekanda çok keyifli zaman geçireceğinize eminim. Özellikle Türk garson ve Türk mönü bulunduruyorlar, çünkü Yunanlılar kadar Türkler tarafından da tercih ediliyor. Fener kavurma, kabak kızartması, deniz mahsullü makarna, balık çorbası denemeye değer.Yaklaşık içki dahil 30 Euro kişi başı hesap ödenebiliyor. Ayrıca yine Makri köye de yemek için gidebilirsiniz orada da köyün meydanında Yanni’nin yerini tavsiye ediyorum.
Alexandroupolis de bir gece geçirdikten sonra sabah kahvaltımızın ardından tekrar yola çıktık. Yolumuzun üzerinde Komotini (Gümülcine), daha sonra Xanti (İskeçe) var ama buralarda durmadık. Sonraki durağımız Kavala oldu. Kavala Avrupa’daki ilk Hristiyan kentin kalıntıları hükmediyor. Aynı yerde farklı dönemlerden eserleri, çarşıyı, Hristiyanların ilk dönemlerine ait bazilikaları, antik tiyatroyu ve Havari Pavios hapishanesini göreceksiniz. Kavala da sahil boyunca bir çok restaurant var ancak ben size yerel denizin üzerinde başka bir yemek yeri önereceğim. Mnadaoupe (www.balaouro.grTel:251022 52 22) hem konumu, hem mezeleri hem de fiyat açısından oldukça mükemmel, orada yine İskeçe Türklerinden bir garson bize hizmet etti. Son derece iyi ağırladılar. Keyifli bir yemeğin ardından tekrar Selanik’e gitmek için yola devam ettik. Kavala Selanik arası araba ile yaklaşık 1.5 saat sürüyor.
Nihayet Selanik’teyiz. Burası çok canlı bir şehir, gençler, şık insanlar, güzel oteller, güzel mağazalar ile dolu. Yunanistan’ın 2. Büyük şehri. Mustafa Kemalimizin doğduğu şehir olması sebebiyle bizler için daha anlamlı. Balkan savaşları sonunda Yunan yönetimine geçmiş. En önemli yerlerinden birisi Beyaz Kule ve Arkeoloji Müzesi. Beyaz Kule’nin olduğu kordon boyunda yürürken güzel İzmir’imizi anımsıyorsunuz. Gezilecek yerler arasında Atatürk’ün evi, Roma Agorası,Agia Sofia Klisesi, Bey Hamamı, Agios Dimitrios Klisesi gibi önemli yerler var. Şehrin en güzel oteli Electra Palace ise Aristotelous Meydanında bulunmakta. Bu meydanda bir çok cafe bulunmakta. Burada yine tavsiye edeceğim en güzel cafe, pastahane olarak Electra Palace’ın altında yer alan PLASIR Cafe. Mutlaka burada öğlen yemeği yada pastalarından yemelisiniz. Şehirde gezilecek yerler harita üzerinde uzak görünse bile yürüyerek dolaşmanızı tavsiye ederim. Yürümeyi sevmiyorsanız OASTH’s Cultural Route Bus’ı tercih edebilirsiniz.Her saat başı otobüsler şehri gezdiriyorlar. Beyaz Kule’nin oradan kalkıp, tekrar orada indiriyorlar.(www. oasth.gr)
Eğer gittiğiniz yerlerde pazarları gezmeyi seviyorsanız Bezesteni Market’e de yürüyerek gidebilirsiniz. Burada balıklar, etler, sebzeler kısacası her türlü yiyecek mevcut.Ayrıca Antikacılar Çarşısı da var ama daha çok eskiciler çarşısına benziyor.
Selanik de oteller de oldukça güzel, biz yer bulamadığımız için Electra Palace’ı tercih etmedik, Mediterranean Palace’da kaldık, burası da şehrin merkezinde sahile yakın, 5 yıldızlı güzel bir otel. Yaklaşık oda başı 95 euro fiyatı var. Şehrin yine merkezinde City hotel de konumu itibari ile 4 yıldızlı olmasına rağmen tercih edilen otellerden biri.
Yunanistan’a gelmişken buzuki dinlemeden olmaz tabiiki sevgililer günü sebebiyle önceden rezervasyon yaptığımız PALATİ Restaurant’a mutlaka gitmelisiniz. Palati karı koca genç bir çiftin işlettiği bir mekan. Sahibi hanım garsonlarla birlikte bizzat servis yapıyor, gecenin ilerleyen saatlerine eşi de sahne de yer alıyor, sesi son derece güzel. Oldukça büyük ferah bir mekan, 2 katlı alt katında da 2 müzisyen buzuki çalıyorlar ancak onlar daha çok rembetiko tarzı söylüyorlar. Biz üst katta oturduk, yemekler muhteşem özellikle pirzola, mantar ızgara, bekri mezesini tavsiye ediyorum. Bizler akşam sekiz , dokuz gibi yemeğe oturmayı seviyoruz, yalnız Yunanlı dostlarımız akşam saat 22.00 den önce gelmiyorlar, onların yemek yemesi ve eğlenmeye başlaması tabii ki saat 12.00 yi buluyor. Ondan sonra sabahın erken saatlerine kadar sürüyor. Bu arada bir hatırlatma yapmak istiyorum, herkes birbirini tanıyordu, eğer bir masa herhangi bir şarkı istedilerse o şarkıda mutlaka şarkıyı isteyenler kalkıp dans ediyor, diğer masalardan asla kalkmıyorlar. Buzuki dinlemeye gidecekseniz bence sabahın ilk ışıklarına kadar oturmayı göze alın. Palati Restaurant, Ladadika bölgesinde bulunmakta, burası yine şehrin küçük meydanlarından biri, yürüyerek dolaşırken dikkatinizi çekmemesi mümkün değil. Bu meydan lokantalardan oluşmakta, Tapas mı istersiniz, Arjantin mutfağımı, yoksa yerel yunan lokantalarımı kısacası ne seçenek isterseniz mevcut. Ladadika meydanında akşam yemek öncesi Cafe World diye bir yerde oturduk. Buranın sahibi Türkiye’den Selanik’e gelmiş bir bey. Uzun yıllar Arnavutköy de yaşamış. Selanik’de ülkemizden göç etmiş insanlara rastlamak mümkün.
Ben size yine muhteşem bir yerel lokanta tavsiye edeceğim. Ladadika meydanında yerel bir yunan lokantası. “tnyavies & oxaqes” (Tel:2310510284) ismini yazdım ama yunanca harfler çok zor olduğu için kısa bir tarif de vermek istiyorum. Meydan da ki Arjantin restaurant’ını arkanıza alınca tam solda (meydanın ortasındaki çeşmenin de solunda kalıyor) kırmızı tenteli bir yer. Mutlaka yer ayırtın çünkü çok kalabalık oluyor. Yemek için ise eğer kokoreç seviyorsanız kömürde pişirdikleri kuzu ciğerinin etrafına sarılmış nar gibi kızarmış kokoreç (kuzu) yada yine kömür ateşinde pişen tavuk (bu arada Yunanistan’da her yerde yediğimiz tavuklar son derece lezzetliydi) , yanında (eskiden kızarttığımız gibi) zeytinyağında kızartılmış geniş dilim patates ve mantarlı, parmesan dilimleri ile süslenmiş yeşil salatayı tercih etmenizi öneririm. Tabii ki yanında buz gibi bir Mitos bira içmeden olmaz. (bu arada fiyattan da bahsedeyim 3 kişi 39 euro hesap ödedik)
Deniz ürünleri içinde 7 seas restaurantı tavsiye ediyorum.
Alışveriş yapmak istiyorsanız Türkiye de olan orta ve lüks her mağaza var, bizim en çok ilgilendiğimize gelirsek tabiki Şarküteri vazgeçilmezlerimiz arasında. City Hotel’in karşısında muhteşem bir Şarküteri var, oradan her çeşit peynir, salam satın alabilirsiniz, İtalyan peynirleri de ülkemize göre çok daha ekonomik. Özellikle kızartılarak yenilen mastello peynirini tavsiye ederim. Hatta biz alışveriş yaparken bazı vatandaşlarımız Atom kuru fasulyeyi bile tavsiye ediyorlardı.
2 Gece kaldığımız Selanik’ten Pazar sabahı ayrıldık, bu şehri çok seviyorum, hiç bir şey düşünmüyorsunuz, televizyon yok, haberler yok, biz kaldığımız sürece havanın güzel olması da ayrı bir keyifti. İstanbul’a dönüş yolumuzda yine Aya Yorgi deki restaurant’da öğlen yemeği için mola verip, keyifli yolculuğumuzu sona erdirdik. Bir sonraki seyahat anılarımızla görüşmek üzere, aslında yolda gelirken şimdiden yeni yerlere yelken açma fikriyle kafamda bir plan oluşturdum. Bu da sürpriz olsun, hoşçakalın.