Andrea Bocelli Konseri ve Bologna, Floransa, Pisa, Lajatico
2-5 Ağustos tarihleri arasında Antonina Turizm ile Andrea Bocelli konser turuna katıldık. Daha önce birçok kez Floransa’ya gittiğimiz için ve www.jujununmutfagi.com da daha önce yazdığım için orayı anlatmayacağım.
Uzun zamandır ilk defa tura katılıyoruz, genel de biz hep kendimiz organize olarak seyahat ediyoruz. Ama bu turun birkaç önemli noktası vardı. Bunları sizinle paylaşmak istiyorum; İstanbul Tıp Fakültesi 1975 mezunları Eşim, doktor arkadaşları ve eşlerinin katıldığı 22 kişilik bir grubun bir araya gelmesi, keyifli anılarını ve sohbetlerini dinlemek, tur rehberimiz Memet Ekinci’nin derin tarih bilgisi ile aralara hoş hikâyeler katarak yol boyunca bizi sıkmadan bilgilendirmesi, tüm titizliği ile herhangi bir aksama olmasına engel olan Antonina Tur yetkilisi Sevgili Tuncer bey ile çok keyifli günler geçirdik.
Yolculuğumuzun ilk durağı Bologna şehriydi.
Kızıl Şehir olarak anılan Bologna, İtalya’nın Kuzeyinde Emilia-Romagna bölgesinde yer alıyor, 380.000 nüfusa sahip olan bu şehir de öğrenci sayısı oldukça fazla. Ağırlıklı olarak Ortaçağ mimarisi örnekleri yer almaktadır. Vatikan’dan sonra en önemli Katolik şehridir. Sanayi ve Ziraat oldukça gelişmiş.
Bu şehirde ilk göze çarpan “Revaklar”. Şehirdeki binaların önünde, ön cephesi açık, üstü kapalı sütunlarla taşınan, Gotik mimariye sahip revaklı bölümler 37 km ile 60 km arasında değişiyor. Bu Revak’lı bölümler yürüyenler için yağmurda ve karda, yazın da güneşten korunmayı sağlıyor.
Şehrin Merkezi Roma döneminden kalma forum meydanı olan Piazza Maggiore San Petronio Bazilikasına, Neptün çeşmesine ev sahipliği yapıyor.
Bu şehir yemek kültürüne de önem veriyor, Bologna mutfağı da önemli özelliklerinden biri, Parmesan, parma jambonu, lasagna, tortelini üretimi ile İtalyanların ünlü Bolonez sosu da ismini bu şehirden almış. Bizde öğlen yemeğimizi Eataly’de Ricotta peynirli tortelini yiyerek tamamladık. Daha sonra Floransa’ya geçerek otelimize yerleştik. Akşam yemeğini Doumo’nun karşısında Donetella Restoran’da yedik.
Turumuzun 2. Gününde öğlene doğru, Pisa’ya hareket ettik. Yaklaşık 1 saatin sonunda Pisa’ya ulaştık. Kısaca Pisa’dan da bahsetmek istiyorum, gerçi burada çok hızlı hareket ettik, çok fazla detay veremeyeceğim.
Toskana bölgesinin kuzey batısında yer alan bu şehir, gün geçtikçe eğrilen Pisa kulesi ile meşhur. Pisa kulesi Mucizeler meydanındaki Şehir Katedraline ait bir çan kulesi olarak 1173 yılında yapılmaya başlanmış, daha sonra kaymadan dolayı 90 yıl yapımına ara verilmiş. Unesco Dünya Kültür Mirası Listesinde yer alan Doumo, Buscheto tarafından yapılmış. Romanesk mimarinin en önemli yapıtlarındanmış.
Pisa’dan hareketle Konserin olduğu Lajatico’ya doğru yola çıktık.
Andrea Bocelli’nin “Doğduğu topraklara vefa borcundan doğan” konseri ise dünyanın birçok yerinden gelen 10.000 kişinin izlediği, Toskana vadisinin eteklerinde kurulmuş Teatro del Silenzio’daydı. Lajatico, Pisa şehrine yakın olup, Andrea Bocelli’nin doğduğu şehirmiş. Andrea Bocelli Pisa Üniversitesinde Hukuk okumuş, ve kısa bir süre avukatlık yapmış. Çocukluğundan itibaren müziğe duyduğu ilgi hiç azalmamış. Müzik kariyeri 1992 yılında başlayan Andrea Bocelli’nin sesi kısa sürede İtalya dışında yayılmış ve 1996 da ilk uluslararası albümünü piyasaya sunmuş. Havanın çok sıcak olması ve konserin biraz geç başlaması dışında her şey mükemmeldi. İlk yarıda bir parça beklentileri karşılamamasına rağmen, ikinci yarıda Andrea Bocelli muhteşem yorumları, hem ışık şöleni, hem şovlar ile her şeyi unutturdu. Bütün bu hoş duyguların yanı sıra İtalyanların sanata, sanatçıya, müziğe, çocuklara, insanlara verdiği değer” keşke bizim ülkemiz de aynı değerlere sahip çıkılsa” diye içimizi burkmadı dersem yalan olur. İlk defa gittiğim Bologna, Pisa ve Andrea Bocelli’nin doğduğu köy Lajatico’ya hayran kalmamak mümkün değil. Yol boyunca yeşilin her tonunu görmek, insanı dinlendiriyor. Kültürel miraslarının zenginliği ve bunu korumaları, yüzyıllar boyunca pek çok bilim adamı yetiştirmeleri İtalya’yı Avrupa ülkeleri arasında farklı bir yere koyuyor.
Seyahatimiz esnasında havanın tüm sıcaklığına, uzun yürüyüşlerin verdiği yorgunluğa rağmen hepimiz çok keyifli, hem tarihi, hem sohbetli birkaç gün geçirmenin vermiş olduğu mutlulukla ülkemize döndük, başka keyifli yolculuklarda görüşmek üzere…