Sorrento-Amalfi-Positano-Capri

 

 

Güzel bir uzun hafta sonu gezisini sizlerle paylaşıyorum. Daha önce de 2 kez bu seyahat için hazırlanmış, otellerde yerimiz ayrılmış ancak bir takım sebeplerden dolayı iptal etmiştik. Nihayet çok istediğim bu geziyi gerçekleştirdik.

30 Nisan günü İstanbul’dan Napoli’ye uçtuk, önceden ayarlanmış kiralık araç ve rehberimiz İtalyan hanımefendi Lara bizi karşıladı ve direk Pompei’ye gittik. Yaklaşık 2 saatlik bir tur ile Vezüv Yanardağının eteklerindeki Pompei şehrini gezdik. Bir çok kısım restorasyon halinde olmasına rağmen görülmeye değer. Roma İmparatorluğunun göz bebeği iken tam 1929 yıl önce Vezüv’ün patlaması sonucu şehir tamamen lavlar altında kalarak 200.000 kişi hayatını kaybetmiş. Şehri gezerken eskiden kalma Forum, tapınaklar, tiyatrolar, amfitiyatrolar, bazilikalar, caddeler, atölyeler, kenar mahalleler, hamamlar, meyhaneler, çamaşırhaneler, değirmenler, fırınları görebiliyorsunuz. Taşlaşmış insan vücutları, hayvanlar bugün Napoli Müzesinde sergilenmekteymiş.

Şehrin çıkışındaki kafeler de limonata içerek dinlendikten sonra 2 gün kalacağımız Sorrento Şehrine doğru yola çıktık. Her tarafta limon ağaçlarını görmek insana iyi geliyor, Sorrento çok şirin bir liman şehri. Buradan Capri, Napoli, Amalfi, Positano’ya gitmek son derece kolay. Piazza Tasso meydanına çok yakın olan deniz gören Bellevue Syrene   Otelimize yerleştik. Otel’in dekorasyonu, Restoran’ı, bahçesi, odaları son derece güzel, çalışanları çok kibardı. 5 yıldızlı olduğu için  oda fiyatları  pahalı olmasına rağmen servisten memnun kaldığımız için çok  dert etmedik. Amalfi, Positano kıyılarının kalabalık lığını görünce iyi ki Sorrento da kalmışız diye düşündük. Sorrento’lular şehre hareket gelmesi açısından 19 Nisan ila 10 Mayıs tarihleri arasında festival düzenliyorlarmış. 10 Avroluk bilet satın alıyorsunuz, sokaklardaki kurulu stantlardan yiyecek temin edip yiyebiliyorsunuz, tiyatro izleyebiliyorsunuz, festival süresince akşamları halk 18.yy kıyafetleri ile sokaklarda dolaşıyorlar.Kilise meraklıları Duomo Katedralive Basilica di Sant’Antonino bazilikasını gezebilir. Piazza Tasso meydanı kafelerle çevrilmiş, tüm ara sokaklarda çeşitli hediyelik eşya, Limon çello şekerleri, likörleri satan dükkanlar, çok şık butikler ve restoranlar var. Limonora isimli dükkanın şehrin  en iyi limon çello’sunu sattığını söylediler.  Biz ilk akşam için rehberimizin tavsiyesi ile GİGİNO’yu tercih ettik. Sorento’nun en güzel makarna ve Pizza’sını  kesinlikle burada yiyebilirsiniz. Hem fiyatları makul hem de son derece lezzetliydi. Yine La Antica Trattoria ‘da tercih edilebilecek Restoranlardan biri.

1 Mayıs Cuma günü sabah kahvaltı sonrası saat 10.30 gibi rehberimiz gelip bizi almasıyla Amalfi, Positano, Ravello kasabalarını gezmek için yola çıktık. Dar yollarda giderken bir yandan limon bahçeleri, bir yandan manzara muhteşem. Positano da akşam yemeği yiyeceğimiz için sadece arabayla geçtik, Cuma günü olması ve turistlerin kalabalıkları, yolların dar olması sebebiyle inanılmaz bir trafik vardı. Önce Ravello’ya gittik, Amalfi kıyılarının tepesinde yükselen bir kasaba, İtalya’nın en güzel Villa Rufolo ve Villa Cimbrone bahçeleri ile ünlü.50 yıldır Temmuz ve Ağustos aylarında klasik müzik konserleri düzenleniyormuş. Tepeden deniz manzarası muhteşem. Meydan da kafeler var, Öğle yemeğini muhteşem manzaraya karşı Da Salvatore Restoran da yedik. Pizza ve makarnaları çok özel. Ben şefin tavsiyesi üzerine patates ve değişik makarna karışımından olanı tercih ettim. Ara sokaklarında yine hediyelik eşyalar, limon kokulu sabunlar, limon çello satan dükkanlar yer alıyor. Bir de küçük bir takı dükkanı var, oldukça uzun yıllardır faaliyet göstermekteymiş, “Cameos & Coral Factory Gioielleria “ antik Cameo takılar, mercan kolye ve broşlar, yüzükler ve bilezikler satıyor. Bu ürünler sıradan bir mücevher değil, tamamen ciddi bir el işçiliği ile üretiliyor. “Cameo” taşların üzerini oyma sanatıymış, Giorgio Camo dedesinden öğrendiği ustalığı halen sürdürmekte, mercan’ı işleyerek harikalar yaratmış. Birçok eseri 1986 da kurulan Mercan Müzesinde sergileniyormuş. www.museodelcorallo.comda izleyebilirsiniz.

Ve Ravello’dan ayrılarak Positano’ya doğru yola çıktık. Positano, Amalfi’nin en gözde kasabası, Temmuz, Ağustos aylarında turistlerle dolup taşıyor deniyor ancak Mayıs ayının ilk günü bile inanılmaz kalabalıktı. Dik yamaçlardan dar merdiven ve yokuşlardan aşağıya doğru inmekte oldukça zorlandık, bana Bodrum barlar sokağını hatırlattı, yazın barlar sokağında kalabalıktan dolayı yürüyemezsiniz, Positano da aynı şekildeydi. 20 dakika da sandalet siparişi alıp, yapan dükkânlar, hediyelik eşyalar, restoranlar, yerlerde oturan turistler, anlatmak mümkün değil. Daha fazla dolaşmadan  La Sirenuse Otel’in terasında gün batımını izlemek için oturup, içkilerimizi ısmarladık. Denize dik iken yamaçta pastel renklere boyalı evleri Positano sahilini buradan izlemek bence çok keyifliydi. Yemek için sahildeki La Cambusa tercih edilebilir, ancak arkadaşlarımız bu sefer  akşam yemeği için La Sirenuse Otelin içerisindeki 3 Michelin yıldızlı şef yönetimindeki Akdeniz mutfağı, yüzlerce mumun yarattığı büyülü  ortamı olan La Sponda’yı  tercih etmişlerdi. Bendeniz gurme olarak bu seçime itiraz etmedim, çünkü Michelin yıldızlı Restoran’ı merak ediyordum. Şefin mönüsünü seçtik, 6 çeşit yemek geldi (tabii ki büyük tabakların ortasında küçük bir tadımlık), her yemeğin şarabı ayrı geldi, 2 çeşit de tatlı sundular. Her yemeği getirdiklerinde yemeğin içeriğine dair bilgi verdiler. Fiyatları hiç sormayın, bende söylemeyeceğim. Yemek resimlerini, mutfağı, galeriden görebilirsiniz.

Cumartesi günü limandan bir feribot ile Capri adasına geçtik. Mavi ve yeşil denizin ortasında yeşillikler içerisinde ufak bir ada. Ancak yazarların, sanatçıların ve sosyetenin tercih ettiği bir yer.  Yazın gidilmeli ve mutlaka tekne ile plajları, mağaraları, gezmeli. Deniz mevsimi henüz başlamamış olmasına rağmen oldukça kalabalıktı, günü birlik adayı gezmeye gelenlerde çoktu. Capri adası; Capri ve Ana Capri diye iki bölgeye ayrılıyor. Feribottan indiğimizde Capri’ye çıkan finiküler kuyruğu oldukça uzundu ama buna rağmen biz onu tercih ettik. (finiküler fiyatı kişi başı 1,80 Avro). Yaklaşık 5 dakika sürüyor, finikülerden inince Umberto I meydanına  ( Piazzetta'ya ) çıkıyorsunuz. Meydanın etrafında kafeler var. Biz Capri de yer alan Capri Tiberio Palace’da konakladık. Otelin dekorasyonu Vintage meraklıları için oldukça hoş düzenlenmiş.   Buonocore, via Vittorio Emanuele ‘nin önündeki kuyruktan dondurmacı olduğunu anladık, Capri’nin en güzel dondurması burada, külahları bile anında pişirip, içini doldurup veriyorlar. En eski pizzacısı Aurora,burada da sıra beklemeyi göze almalısınız, akşam yemeği için mutlaka yer ayırmanız gerekiyor, bunun içinde tercihleriniziLimon ağaçlarının altında bir masal bahçesinde harika deniz mahsulleri sunan: Da Paolino, rahat ve samimi ortamda manzaralı pizza ve deniz mahsülleri: Al Capri, veya Manzaralı ev rahatlığında trattoria: Da Giorgi, ‘dan yapabilirsiniz. Butikler, dünyaca ünlü markalar, hediyelik eşya dükkânları burada da oldukça fazla, ama fiyatlar da yüksek. Capri de 1 gece konakladıktan sonra ertesi günü dönüş için Napoli’ye geçtik. Denizin üstündeki kalesi Castel dell Ovo, Centro Storico‘daki meydan, Galeria Umberto önemli yerlerinden ancakNapoli de her yer tadilatta olduğu için açıkçası çok beğenmedik.Sadece kapalı pizzası çok güzeldi,  Bu yüzden burayı anlatmayacağım, başka gezilerde görüşmek üzere…

 

 

 

 



Diğer Geziler

Ziyaretçi Yorumları

Yorum Yap